HİNT ALT KITASI TAKVİMİ
ÖNEMLİ ŞAHSİYETLER - ÖNEMLİ OLAYLAR
31 OCAK
Hindistan Tasavvuf Âlimlerinden Nakşibendî-Müceddidî şeyhi
(1782-1835)
Nesebi
Tam adı Ebû Saîd Muhammed b. Safiyyü’l-Kadr b. Azîzü’l-Kadr el-Fârûkî el-Müceddidî ed-Dihlevî olan Şah Ebû Saîd Dihlevî, soyu itibarıyla İmâm-ı Rabbânî’ye dayanmakta ve onun torunlarından olması sebebiyle Fârûkî ve tarikat yolunu devam ettirdiği için Müceddidî ünvanlarıyla anılmaktadır. Tarikat büyüklerine verilen Şah ünvanıyla da tanınan Ebû Saîd, 2 Zilkade 1196 (9 Ekim 1782) tarihinde Hindistan’ın Râmpûr şehrine bağlı Mustafaâbâd beldesinde dünyaya gelmiştir.
Tahsil Hayatı
İlk eğitimini babasından alan Şah Ebû Saîd, 10-11 yaşlarında Kuran-ı Kerîm’i hıfzetmiş ve Kârî Nesîm’den tecvid öğrenmiştir. Daha sonra aklî ve naklî ilimlere yönelerek Müftî Şerefüddîn ve Şah Refîuddîn b. Şah Veliyyullah Dihlevî’den dersler almıştır. Refîuddîn Dihlevî ile Beydâvî Tefsîri'ni, Sahîh-i Müslim Şerhi ve Sahîh-i Buhârî gibi eserleri okumuş, Gulâm Ali adıyla da bilinen Abdullah Dihlevî ve dayısı Mevlânâ Sirâc Ahmed'den de hadis ilmini tahsil ederek rivâyet icâzeti almıştır. Abdullah Dihlevî ve Şah Abdulazîz b. Şah Veliyyulah Dihlevî’den de hadis senedini almıştır.
Manevî Yetişimi ve Tasavvufî Hizmetleri
19 yaşına geldiğinde aklî ve naklî ilimlerde derin bilgi sahibi olan Şah Ebû Saîd, Nakşibendiyye tarikatına babasının eliyle intisap etmiştir. Ardından, İmam-ı Rabbânî’nin torunlarından Muhammed Zübeyir’e uzanan silsilede Şah Cemâlullah Rampûrî’nin sohbetlerine katılmış ve 12 yıl boyunca riyazet (oruç, az uyku, az yemek) ile eğitim görmüştür. Şeyhinden Kâdirî icâzetinin yanısıra Çiştî ve Müceddidî icâzetlerini de almıştır.
Söz konusu tariklerden mücâz olmasına rağmen İmâm-ı Rabbânî’nin Mektûbât’ında okuduğu yüksek ilimlere vâkıf olmadığını fark ederek bu ilimleri tahsil etme dileğini hocası Senâullah Pânîpatî’ye bir mektup yazarak bildirmiştir. 1810 yılında Pânîpatî’nin yönlendirmesiyle Abdullah Dihlevî’nin yanına gidip 15 sene boyunca onun yanında kalıp seyrüsülûk ilmini tamamlamıştır. Abdullah Dihlevî hayatının son günlerinde Nakşibendiyye Müceddidiyye silsilesinin hilafetini Şah Ebû Saîd’e vermiştir. Ardından Ebû Saîd, irşad faaliyetlerine başlayarak tasavvuf yolunda pek çok talebe yetiştirmiştir. Bu vazifeyi vefat edene kadar -yaklaşık dokuz yıl boyunca- yerine getirmiştir. Bu süreçte Hak âşıklarının, susamışların kalblerini Allah’nın mârifeti ile doldurup bütün ecdâdı gibi İslâm dinini yaymak için çabalamıştır.
Eseri
Şah Ebu Saîd hayatında sadece tek bir eseri kaleme almıştır. Bazı öğrencileri ve yakın arkadaşlarının isteği üzerine Hidâyetü’t-Tâlibîn adlı Farsça kitabını yazmıştır. Adı geçen kitap Nakşibendiyye Müceddidiyye tarikatı müfredatındaki en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Mevlana Nur Ahmed Amritsarî 1926 yılında bu kitabı Farsça metniyle beraber Urduca’ya çevirerek bastırmıştır. Eser Arapça’ya da çevirilmiştir. Türkçe tercümesi ise Veliyyüddînzâde Mehmed Hıfzî tarafından yapılmıştır.
Eserde Nakşibendî usûlüne dair malumata yer verilmiş ve özellikle seyrüsülûk hakkında detaylı anlatımlar yapılmıştır. Muhtevasının büyük çoğunluğununu seyrüsülûk hakkında olması esere bu konuda yazılmış en kapsamlı ve detaylı eserlerden biri olma hüviyetini kazandırmaktadır. Musannıfın kendi seyrüsülûk tecrüblerine yer vermesi esere orijinallik katmıştır.
Hicaz Seferi ve Vefatı
Ebû Saîd, vefatından kısa bir süre önce hac farizasını yerine getirmek için Hicaz’a gitmiştir. Burada bazı hastalıklara yakalanmış ancak iyileştikten sonra ziyaret-i nebî için Medine-i Münevvere’ye gitmiştir. Burada bir süre kaldıktan sonra 1835 yılında memleketine vardığında hastalığı ağırlaşmıştır. Bu sırada yanında bulunan oğlu Şeyh Abdülganî’ye sünnete tâbi olup, dünya ehlinden uzak durmasını vasiyet etmiş ve icâzet vermiştir. Son gecesinin tamamını ibâdet ile geçirip rûhunu teslim etmiştir. Dâr-ı bekâya irtihâli 1250 hicri Ramazan Bayramı’nın ilk günüydü (31 Ocak 1835).
Geride Ahmed Saîd Fârûkî, Abdülganî ve Abdülmuğnî gibi oğulları ile birlikte birçok halife bırakmıştır. Anadolu’ya ulaşan üç tasavvufî silsile Ahmed Saîd’den devam etmiştir. Şah Ebû Saîd’in diğer önemli halifeleri arasında Mevlânâ Muhammed Şerîf Kandehârî, Mevlânâ Abdülkerim Türkistanî ve Şah Sa‘dullah bulunmaktadır.