Hindistan’ın A‘zamgarh şehrine bağlı Bumhor köyünde doğdu. 1914’te aynı şehre bağlı Sarây-ı Mîr’de Medresetü’l-ıslâh’a kaydoldu ve bu okuldan 1922’de mezun oldu. 1925’te dönemin meşhur âlimlerinden Hamîdüddin Ferâhî’nin Sarây-ı Mîr’de başlattığı derslerine devam ederek tefsir, fıkıh, felsefe ve siyaset okudu; 1930’a kadar onun yanında bulundu. Bir yandan da Medresetü’l-ıslâh’ta hocalık yaptı. Sünenü’t-Tirmiẕî şerhi Tuḥfetü’l-aḥveẕî müellifi Mübârekpûrî’den hadis ve hadis usulü okuyarak icâzet aldı.
Islâhî, 1941 yılında Mevdûdî’nin önderliğinde kurulan Cemâat-i İslâmî adlı teşkilâtın kurucuları arasında yer aldı. Pakistan’ın bağımsız bir devlet olarak kurulmasından sonra Lahor’a taşındı. Pakistan’da İslâm’a zarar verdikleri gerekçesiyle Kādiyânîler’e karşı 1953’te başlatılan harekette önemli rol oynadı. Ancak ülkede kamu düzenini bozdukları gerekçesiyle bu harekete katılan pek çok âlim ve fikir adamıyla birlikte Islâhî de yargılandı ve bir buçuk yıl hapse mahkûm oldu. Hapisten çıktıktan sonra Cemâat-i İslâmî’deki görevine döndü. Islâhî, Ocak 1958’de bazı arkadaşlarıyla birlikte Cemâat-i İslâmî’den ayrıldı. Cemâat-i İslâmî’den ayrıldıktan sonra tamamen ilmî ve fikrî çalışmalara yöneldi. Tanzîm-i İslâmî adıyla siyasî faaliyetlere yer vermeyen bir teşkilât kurdu (1958). Tefsire dair eserini yazmaya ve özel dersler vermeye başladı. Haziran 1959’dan itibaren Mîsâḳ dergisini çıkardı. Derginin ilk sayılarında Mevdûdî’nin siyaset anlayışını eleştirdi. 1966’da Tanzîm-i İslâmî’nin ve derginin yönetimini Dr. İsrâr Ahmed’e bıraktı. Bütün mesaisini tefsir çalışmalarına tahsis edebilmek için 1973 yılı başında Lahor’dan ayrılıp Şeyhopûr’a bağlı Rahmânâbâd köyüne yerleşti. 1979’da ise Lahor’a geri döndü ve 1980’de tefsirini tamamladı. Bu defa hadis üzerinde çalışmaya ağırlık verdi. Bu amaçla Kasım 1980’de İdâre-i Tedebbür-i Kur’ân u Hadîs adlı bir merkez kurdu ve bu merkezin yayın organı olarak Tedebbür dergisini çıkarmaya başladı (1981). Bir yandan da yetişkin öğrencilere hadis dersleri veriyordu. 1993’ten itibaren sağlığı bozulduğu için derslerine son vermek zorunda kaldı. Islâhî 15 Aralık 1997’de Lahor’da vefat etti.
Eserleri.