Diyobend Medresesi’nin Kuruluş Yıldönümü | 30 Mayıs 1866

Diyobend Medresesi’nin Kuruluş Yıldönümü | 30 Mayıs 1866

30 Mayıs 2025 Cuma
Diyobend Medresesi’nin Kuruluş Yıldönümü | 30 Mayıs 1866

Diyobend Medresesi’nin Kuruluş Yıldönümü | 30 Mayıs 1866

Hindistan’da 1857 yılında gerçekleşen bağımsızlık savaşı (Sipahi Ayaklanması), Müslümanlar için tarihî bir dönüm noktası oldu. İngiliz-Hindistan yönetimi, savaş ardından Müslümanlara karşı sert baskı ve sindirme politikaları uyguladı. Bu zor koşullar, Müslümanların dini, sosyal ve kültürel varlıklarını koruma gerekliliğini ortaya çıkardı. Bu ihtiyaca cevap vermek üzere, Muhammed Kâsım Nânevtevî ve Reşîd Ahmed Gengûhî öncülüğünde, 30 Mayıs 1866’da Hindistan’ın küçük bir kasabası olan Diyobend’de “Dârülulûm Diyobend Medresesi” kuruldu. O dönemde küçük ve önemsiz sayılan Diyobend, bu medresenin açılmasıyla birlikte hızla önemli bir İslami eğitim merkezi hâline geldi.

Diyobend Medresesi, Hindistan’da o zamana kadar ayrı ayrı var olan üç dini eğitim geleneğini —Delhi, Leknev ve Haydarâbâd— bir araya getirmeyi amaçladı. Bu merkezlerin her biri farklı alanlara ağırlık verirken; Delhi tefsir ve hadis, Leknev fıkıh, Haydarâbâd kelâm ve felsefe alanlarında uzmanlaşmıştı. Diyobend ise bu farklı disiplinleri birleştirerek kapsamlı ve dengeli bir müfredat sundu. Eğitim dili olarak Urduca tercih edildi ve XVIII. yüzyılda Molla Nizâmeddin tarafından geliştirilen Ders-i Nizâmî usulü benimsendi. Bu sistemde hadis, tefsir ve fıkıh derslerine öncelik verilirken, felsefe ve mantık dersleri ise 1880’lerden sonra müfredattan çıkarıldı.

Medresenin temel felsefesi, İslam’ı Kur’an ve Sünnet’in ışığında, Hanefî mezhebine bağlı kalarak, yabancı unsurlardan arındırılmış ve saf haliyle öğretmekti. Hindistan’ın çok dinli ve kültürlü yapısında, özellikle Hinduizm’den kaynaklanan hurafe ve yanlış inançlara karşı sert bir tutum benimsendi. Bu doğrultuda, medresede Ehl-i Sünnet itikadı ve Hanefî fıkhı temel alınarak sağlam bir dini eğitim verildi. Bunun yanında tasavvufî eğitim de medresede önemli bir yer tuttu. Nakşibendî tarikatı mensubu birçok öğretmen, öğrencilere hem ilmî hem de manevî rehberlik sağladı.

Diyobend Medresesi, İngiliz yönetimiyle hiçbir resmi ilişki kurmadı ve tüm ihtiyaçlarını halkın bağışlarıyla karşıladı. Bu durum, medresenin özgün yapısını ve bağımsız duruşunu korumasına olanak sağladı. İdari yapısı modern bir sistemle organize edilen kurumda rektörlük, sekreterlik ve müdürlük gibi pozisyonlar profesyonelce yürütüldü. 1892 yılında dârüliftâ (müftülük) makamı kuruldu; verilen fetvalar derlenip “Fetâvâ-yı Dârü’l-ʿulûm-i Diyobend” adıyla yayımlandı.

Diyobend, sadece bir eğitim kurumu olarak kalmayıp, aynı zamanda İslami düşünce ve diriliş hareketinin merkezi oldu. Hindistan’ın yanı sıra Afganistan, İran, Buhara, Semerkant, Burma, Endonezya, Malezya ve Afrika gibi geniş bir coğrafyadan öğrenciler buraya gelerek eğitim aldı. Medrese, Müslümanların dini ve sosyal bilinçlenmesinde öncü rol oynadı ve İngilizlere karşı pasif direniş stratejisini benimsedi.

Ayrıca Diyobend, Osmanlı hilafetine büyük bağlılık gösterdi. Sultan II. Abdülhamid döneminde İstanbul’dan Arapça ve Farsça eserler gönderildi, Osmanlı ile güçlü kültürel ve fikri ilişkiler kuruldu. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlılar’la işbirliği yaparak İngilizlere karşı mücadele etmeye çalışan medrese hocaları, İngilizler tarafından “İpek Mektup Komplosu” olarak adlandırılan faaliyetlerle gündeme geldi. Bu dönemde medrese liderlerinden Şeyhü'l-Hind Mahmûd Hasan Diyobendî (ö. 1920) Malta’ya sürgün edilmiştir.

Her yıl 30 Mayıs’ta Diyobend Medresesi’nin kuruluş yıl dönümü, İslam eğitimine ve Müslümanların kültürel dirilişine yaptığı katkıların anıldığı önemli bir gündür. Kuruluşundan bu yana yaklaşık 160 yıl geçmesine rağmen Diyobend, İslam dünyasında saygın bir eğitim ve düşünce merkezi olarak varlığını sürdürüyor. Bugün hâlâ İslami ilimlerin öğretilmesi, araştırılması ve yayılması açısından önemli bir merkez olarak kabul edilmekte, dünya genelinden öğrenciler tarafından tercih edilmektedir.

Diyobend Medresesi’nin kuruluşu, yalnızca bir eğitim müessesesinin açılması değil; aynı zamanda Müslümanların dini, sosyal ve kültürel dirilişinin simgesi olarak görülmelidir. Bu medrese, zor zamanlarda inanç ve ilimle yükselmenin, toplumun yaşaması ve gelişmesi için şart olduğunu göstermiştir. Darülulûm Diyobend, geçmişten bugüne uzanan tarihiyle, İslam dünyasının aydınlık yol haritalarından biri olmaya devam etmektedir.

BİZDEN HABERLER

HAKAMER GÜNCEL HABERLER
tanıtım filmi